18.08.2008

4 MAYIS’TA SIRT SIRTA VERMİŞTİK (Bir "Kitap Okuyoruz" Hikayesi)

4 Mayıs 2008 Pazar günü Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde TOG İzmir olarak toplandık ve saat 14.00 sularına doğru yerlerimizi almaya başladık. Sırt sırta verdik ve caddenin ortasına oturduk ve kitaplarımızı okuduk.
Tog da organizasyonuna katıldığım ilk eylemim, eylemimiz daha doğrusu. İlk göz ağrım mı desem? Ve ben öylesine sahiplenmiş öylesine benimsemiş haftalardır bu gün için düşünmüş konuşmuş tartışmış çabalamış, zamanımı ve emeğimi kendimi vermiş, haftalardır bu günü beklemiştim. Zaman geçti o an geldi çattı ve biz organizasyon ekibi olarak diğer arkadaşlarımızdan ayrı olarak kitap okumak için değil de stantta etkinliğimizi anlatmak amacıyla yerimizi aldık. Yaklaşık 150 genç Tog tişörtlerini giymişler caddenin ortasına sırt sırta dizilmişler ve kitap okuyorlar. Yoldan geçenler için herhalde bir hayli enteresan bir durum olmuş olmalıydı ki biz enteresanlığın yarattığı şaşkınlığı lehimize çevirdik ve standımıza gelen, gelmek isteyip çekinen, gözlerinden merakı okuduğumuz ve bazen de çok ilgisiz bulduğumuz ve sayısını asla kestiremeyeceğim bir sürü kişiye eylemimizi anlattık.
Bu bir sessiz eylemdi! Ne mi yapıyorduk? Ülkemizde maalesef çok düşük rakamlarla ifade edilen kitap okuma oranına ve kitap okuma alışkanlığının azlığına dikkat çekmek, bu konuda bir toplumsal farkındalık yaratmak dikkatleri bu sorunun üzerine çekebilmek, amaçlı toplum gönüllüleri öğrencileri olarak kendi üzerimize düşeni bir nebze yerine getirebilmek amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında ayrı ayrı şehirlerde toplanıp, bir araya gelip caddelerde sokaklarda meydanlarda halka açık alanlarda kitap okuyorduk 3.kez. Biz anlattık, onlar ilgiyle biraz da şaşkınlıkla dinlediler destek olduklarını ve onlar için bir umut kaynağı olduğumuzu söylediler. Bunları işitmek gerçekten güzeldi. Eğer bir yerlerde bir şeyler daha iyiye daha güzele doğru değişecekse bizim sayemizde bizim gibi düşünen ve sahip olduğu olanaklarla bir şeyler yapanlar sayesinde bu değişim gerçekleşecekti ve zaten biz de en başından böyle düşünmüştük amacımız buydu. Gençlerin öncülüğünde toplumsal değişim. Eleştirmek için değil, değiştirmek için gönüllüydük. Söz buralara kadar gelmişken haliyle Tog'dan da bahsetmiş olduk. Sonra etkinlik defterimize yazarak etkinliğimizle ilgili görüş düşünce ve önerilerini bizlerle paylaşmalarını istedik. Bizleri kırmadılar ve tüm samimiyetleriyle gerçekten de çok güzel şeyler yazdılar. Etkinlik defterine yazmanın dışında zamanı uygun olanlar standımızda halka verilmek üzere bulundurduğumuz kitaplardan birini seçerek sıranın sonuna geçip oturdular ve bizlerle birlikte kitap okudular.180’i bulan bir sayıya ulaştık hep birlikte. Ayrıca bugünün anısına kitap okuyoruz arkadaşlarımıza ve etkinliğimizle ilgilenen insanlara kitap okuyoruz rozeti ve etkinlik için bastırdığımız kitap ayıracımızı dağıttık. Ne de olsa unutulmamalıydık ufak ta olsa kalıcı olacak bir şeyler bırakmak istemiştik.
Akıllara takılan bir soru vardı. Bir kaç kişi bu doğrultuda görüşünü dile getirmişti. Tamam, pekâlâ iyi kitap okumak güzel hoş ta ülkemizdeki kitap fiyatları ve ekonomik koşullar ortadayken bu hayat pahalılığında ve bu geçim zorluğunda insanlardan kitap okumasını beklemek haksızlık değil miydi? Elbette hayır! Evet, her şey ortada asgari ücret yaşam pahalılığı kitap fiyatları geçim sıkıntısı. Maalesef hepsi doğru ve içler acısı. Doğru tamam kabul ama bir de şu var ki biraz da kendini sorgulamalı insan biz acaba elimizden geleni ne kadar yapıyoruz acaba? Sahip olduğumuz olanakları ne kadar iyi değerlendiriyoruz? İstesek hiç mi bulamayız kütüphanelere üye olamaz mıyız? Ya da çevremizden arkadaşlarımızdan dostlarımızdan edinemez miyiz? Hiç mi bulamayız? Bulamayacak olanlara çok daha ciddi sorunlar yaşayanlara sözüm yok elbet; fakat büyük bir çoğunluk olarak gösteriş adına hiç acımadan para harcarken kitaba verdiğimiz paraya adeta kıyamıyoruz ve bunu olağan saymakla kalmayıp bir de üstüne bu tavrımızın gerekliliğini savunuyoruz.
Yerde biraz iki büklüm kitap okuyan arkadaşlarımı bilemeyeceğim ama ben stantta konuşmaca koşturmaca cümbüş kalabalık 2 saatin nasıl geçtiğini hiç ama hiç anlayamadım. Saat 16.00’ ı buldu, hep bir ağızdan “kitap okuyoruz” diye bağırdık. Çevreden insanlarla beraber kendimizi alkışladık, fotoğraflar çekindik ve ayrıldık.
Birlikte olmak bir arada bu heyecanı yaşamak çok güzeldi. Orada kitap okuyamamış olsam da eminim sırt sırta verip caddenin ortasında oturup, bir taraftan da “bu gençler de ne yapmaya çalışıyor ki?” biçiminde şaşkın, meraklı kimi zaman eleştirel ve hatta belki umursamaz bakışların altında kitap okuyor olmak tam da gençliğin enerjisine, ruhuna yer yer bir parça aykırı duruşuna yakışır özel ve farklı bir deneyimdi. Kitap Okuyoruz'dan bana arta kalan en güzel en değerli ve en anlamlı şey bu sinerjinin coşkunun heyecanın emeğin ve Tog'la ilgili bir sürü şey öğrenmemin, deneyim kazanmamın ötesinde organizasyon ekibi arkadaşlarımla kitap okuyoruz organizasyon amacı vesilesiyle tanışma olanağını yakalayıp bu sayede kurma olanağına sahip olduğumuz güçlü derin ve sağlam birkaç dostluk olmuştur. Benim için en önemlisi, en anlamlısı bu dostluklar oldu. Esas nedenlerinden birisi de buydu belki kim bilir ta en başından her şeyin?
Selvi DEDE

Hiç yorum yok: